NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
51 - (1758) حدثنا
يحيى بن يحيى.
قال: قرأت على
مالك عن ابن شهاب،
عن عروة، عن
عائشة؛ أنها
قالت:
إن
أزواج النبي
صلى الله عليه
وسلم، حين
توفي رسول الله
صلى الله عليه
وسلم، أردن أن
يبعثن عثمان
بن عفان إلى
أبي بكر.
فيسألنه
ميراثهن من
النبي صلى
الله عليه
وسلم. قالت
عائشة لهن:
أليس قد قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم (لا نورث.
ما تركنا فهو
صدقة)؟
{51}
Bize Yahya b. Yahya
rivayet etti. (Dediki): M&lik'e, İbni Şihfib'tan dinlediğim, onun da
Urve'den, onun da Aişe'den naklen rivayet ettiği şu hadisi okudum: Âişe şöyle
demiş:
Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) vefat ettiği vakit zevceleri, Osman b. Affan'ı Ebû Bekr'e
gönderip, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den kalan miraslarını ondan
isteyecek oldular. Âlşe onlara: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Bize mirasçı olunmaz;
ne bırakırsak o sadakadır!» buyurmadı mı dedi..
İzah:
Bu hadîsi Buhari ile
Nesâî «Kitâbü'1-Ferâiz-de; Ebû Dâvûd «Kitabül-Harâoda tahrîc etmişlerdir.
Hz. Ebû Hureyre'nin
rivayet ettiği bir hadîste Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Biz Nebiler cemaatinin
mirasçılarımız yoktur. Ne bırakırsak o sadakadır.» buyurmuştur. Şu halde yalnız
bizim Nebiimizin değil, bütün Nebilerin (Solevâtullatıi aleyhim ecmaîn)
mirasçıları yokmuş demektir.
Ulema bunun hikmetini
şöyle anlatırlar : Nebilerin malları miras tariki ile helâl olsaydı mirasçıları
arasında onların ölmesini bekleyip mirasına konmak isteyenler bulunabilir;
hatta mirasçılarına mal topladığını zannedenler de çıkabilirdi. Bu suretle sû-i
zanda bulunanların hali harâb olur, insanlar da Nebilerden nefret ederdi.
Gerçi Kur'ân-ı
Kerîm'de:
«Süleyman, Davud'a
mirasçı oldu!» [Neml 16] buyurulmuşsa da buradaki miras'dan raurâd mal değil,
Nebilik, ilim ve hikmettir.